Tarihî Acem Nasuh Camii'ne Yapılan Atamalar (Hurûfat Defterlerine Göre)







   
   Acem Nasuh Bey Camii Köşk mahallesinin girişinde geniş bir mezarlığın içerisinde bulunmaktadır. Bu caminin Beyşehir'e olan uzaklığı 33 km, Hüyük'e olan uzaklığı ise 18 km'dir. Camiyi yaptıran kişinin Acem Nasuh Bey adında bir hayırsever olduğu kitabede yazılıdır. Bir rivâyete göre ise camiyi yaptıran kişinin mezarı caminin kıble tarafındadır. Caminin kesin yapılış tarihi hususunda bir kesinlik yoktur. Ancak caminin mimarisine bakıldığında klâsik Anadolu Selçuklu mimarisinin camiye hâkim olduğu gözlemlenebilir. Cami'nin dış duvarları Köşk kasabasına 7,5 km uzaklıkta bulunan Selki mahallesinden getirilmiştir. Cami'nin içi ise tamamıyla ahşaptan dizayn edilmiştir. Acem Nasuh Bey Camii tüm bu özelikleriyle Beyşehir'de bulunan Eşrefoğulları Beyliğinden kalma Eşrefoğlu Camii (miladî 1299)'nin bir minyatürüdür.
   Hurûfat Defterlerinde Acem Nasuh Camii'ne ait atama kayıtları bulunmaktadır. Tespit edilebilen ilk kayıt Rebîü’l-evvel 1103 / Aralık 1691 tarihlidir. Bu kayda göre caminin imam ve hatibi Mehmet kendi rızasıyla görevini oğlu Mahmut’a bırakmıştır.  Zilhicce 1114 / Mayıs 1703 tarihli kayıtta, Acem Nasuh Camii’nde bir akçe yevmiye ile imam olan Mehmet’in ölümü üzerine Ahmet’in göreve atandığı söyleniyor. Muharrem 1120 / Nisan 1708 tarihli kayıtta ise görevin Ahmet’ten alınarak Mehmet’e verildiği bilgisi yer alıyor. Anlaşılan o ki Ahmet, Mehmet’in öldüğünü söyleyerek görevi kendine berat ettirmiş, ancak Ahmet’in yanlış bilgi verdiği anlaşılınca, görev Mehmet’e geri verilmiştir. Rebîü’l-âhir 1146 / Ekim 1733 tarihli kayıtta ise camide yarım akçe yevmiye ile imam ve hatip olan Hüseyin bin Mahmut’un kayıp olduğu bu sebeple görevin Mehmet Halife’ye verildiği bilgisi yer alıyor. Safer 1152 / Haziran 1739 tarihli kayıtta da camide imama ve hatip olan Mehmet öldüğünden yerine Molla Ömer bin Ahmet’in atandığı bildirilmektedir. Camide bir akçe yevmiye ile imam ve hatip olan Mehmet ölmüş ve Ömer Halife ibn Abdurrahman görevi eline almıştır. Bu sırada ölen Mehmet’in oğlu Süleyman Halife ortaya çıkarak görevin babasına ait olduğundan kendisine verilmesi gerektiğini iddia edince, Ömer ile arasında anlaşmazlık çıkmıştır. Sonuçta Ömer imamlık, Süleyman da hatiplik iddialarından vazgeçerler. Böylece hatiplik Ömer’e, imamlıkta Süleyman’a verilerek her ikisinin de ellerine ayrı ayrı beratlar verilir. Her ikisi de görevleri karşılığında yarım akçe yevmiye alacaklardır. Bu kayıt Rebîü’l-evvel 1153 / Haziran 1740 tarihlidir. Şaban 1168 Haziran 1755 tarihli kayıtta da, babası Mehmet ferağından (el çekmesinden) imam olan Süleyman’ın beratının yenilendiği bildirilmektedir. Süleyman’ın beratı Şevval 1174 / Haziran 1761 tarihinde de yenilenmiştir. Öte yandan Ömer’in beratı da Safer 1169 / Aralık 1755, Zilhicce 1176 / Temmuz 1763 ve Rebîü’l-evvel 1189 / Mayıs 1775 tarihlerinde yenilenmiştir. Safer 1181 / Temmuz 1767 tarihli kayıtta Süleyman’ın çocuksuz olarak öldüğü ve de görevin Abbas bin Hüseyin’e verildiği bilgisi yer alsa da, Safer 1182 / Temmuz 1768 tarihli kayıt bu bilgiyi tekzip etmektedir. Gerçekten de Süleyman ölmediği halde Abbas, Süleyman öldü diye yanlış bilgi vererek görevi kendine berat ettirmiştir. Durumun anlaşılmasıyla Abbas görevden alınarak Süleyman görevine iade edilmiştir. Süleyman ölünce imamlığa, Muharrem 1188 / Nisan 1774 tarihli atamayla Hüseyin bin Mustafa getirilmiştir. Bundan bir yıl sonra da hatip olan Ömer ölmüştür. Ömer’in yerine de Zilhicce 1189 / Şubat 1776 tarihinde oğulları Abdurrahman, Abdullah ve Halil atanmışlardır.  Yarım akçe ile imam olan Hüseyin ölünce yerine oğlu Mehmet, Ramazan 1204 / Haziran 1790 tarihli beratla atanmıştır. Mehmet görevini sürdürürken kötü niyetli bazı kişiler Mehmet’i görevden aldırdık diye ortaya çıkmışlardır. Bu durum karşısında Mehmet görevin kendi üzerinde kalması için dilekçe vermiştir. Yapılan incelemede Mehmet’in beratının Askerî Rûznâmçe de kaydı olmadığı görülünce, fermân-ı âlîye verilmesi için Ru’ûs-ı Hümâyûn’da der-kenar olunmuştur. 
   Der-kenar gereğince 10 Şaban 1230 / 18 Temmuz 1815 tarihinde verilen fermân-ı âli gereğince Mehmet’e imamlık beratı verilmiştir. Mehmet öldüğünde çocuğu olmadığı için Ebu Bekir bin Musa, Zilkade 1249 / Nisan 1834 tarihli beratla imamlığa atanmıştır.  Öte yandan Abdurrahman, Abdullah ve Halil kardeşler ortaklaşa olarak hatiplik görevini sürdürürlerken Halil ölmüştür. Halil’in 1/3 hissesi Zilkade 1211 / Mayıs 1797 tarihinde kardeşi Mehmet’e verilmiştir. Muharrem 1220 / Nisan 1805 tarihinde ise Abdurrahman ve Abdullah çocuksuz olarak öldükleri için hisseleri Mehmet Emin’e verilmiştir. Ancak Mehmet Emin, Abdullah’ın çocuğu yoktur diye kadıya yanlış bilgi vermiştir. Abdullah’ın oğlu İbrahim Hoca duruma itiraz edince gerçek ortaya çıkmış ve Abdullah'ın hissesi Cemâziye’l-evvel 1222 / Ağustos 1807 tarihli beratla Mehmet Emin’den alınarak İbrahim Hoca’ya verilmiştir.  
   Acem Nasuh Camii’ne ait tespit edilebilen son kayıt Rebîü’l-evvel 1245 / Eylül 1829 tarihine aittir. Bu kayda göre; 1/3 akçe yevmiye ile 1/3 hisse hatipliğe sahip olan Mehmet Emin ölmüştür. Yerine yapılan imtihan sonucunda oğulları Halil, Ömer, Ali ve Melek Mehmet ortaklaşa atanmışlardır.



   Katkılarından dolayı sayın Halis AKINCI ve sayın Hasan Hüseyin GÜVEN'e teşekkürlerimizi bir borç biliriz...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Köşk'ün Dünden Bugüne Nüfusu